Sonuna kadar büyük bir sabır isteyen filmde, Nicole KIDMAN we çocuklarının final sahnesi “diğer” kawramımıza kramp girmesini sağlar...
Kapının deliğinden bakan Leon, yalwarırcasına we ağlamaklı gözlerle kapının açılmasını bekleyen Matilda’ yı görür...
Ölen kocasının halen yakınında bir yerlerde olduğunun farkına waran Demi Moore’ un gözünden damlalar, bütün halde süzülür...
Neo; “There is no spoon”. Ateş eder. Trinity we Neo hızla yükselmeye başlar...
Duwardaki postere atılan taş dönmesi gerekirken, dipsiz bir kuyuya düşmüşcesine ilerler, ki zaten öyle olmuştur…
Elwis –nam-ı diğer Kral- sakat olan kahramanımızdan öğrendiği dans ile yıllar sonra ünlü olacaktır...
Eğlencenin üst sınırı zorlanırken, tawanda beliren fıskiyelerden (biz köpük beklerken) kan akmaya başlar. Ortam tarif edilmez bir hal alır...
Kendi dağıttığı kartlarla (açarı olmasına rağmen) oyunu açmayan Matt DAMON’a, Edward NORTON’ un her anlama çekilebilecek bakışı...
Aslında hayatınızda yeri olan 8 filmden birer kare anlatmanız için sobeliicektim 1-2 taneninizi amma baktım ki fazlaca uğraşmak gerekiyor, haksızlık etmek istemedim. Zaten daha postu yazarken aldığım yorumdan da fikir üretmemeliyim kanaatine wardım :)
Aslında listeye bir tane de Mel Gibson eklemem gerekirdi, seçemedim hiçbirini. Neyseki Msn de her akşam görüyorum kendisini, özürlerimi bildiririm.